Popüler Yayınlar

21 Eylül 2010 Salı

ÇOCUĞU OKULA BAŞLAYAN ANNE – BABALARA ÖNERİLER:

• Okula gitme konusunda ödün verilmemeli, mutlaka okula gitmesi sağlanmalıdır. Bu çözümün yarısıdır.
• Çocuğa, okulun amacını açıklamak, okula gitmesi konusunda ailenin tüm fertlerinin kararlı ve tutarlı olması işe yarar. Okulda yapılan çalışmalar, özendirecek nitelikte anlatılmalıdır.
• Yaptığı resim, boyama gibi ürünlerini size getirdiğinde ya da panoda
sergilendiğinde beğeni göstermeniz bunu ona beden diliyle ifade etmeniz okul
bağını güçlendirir.
• Çocuğun kendini terk edilmiş ve yalnız hissetmesine yol açacak davranışlardan kaçınmalıdır.
• Çocuğun fiziksel yakınmaları varsa kontrol etmek için doktora götürün.
• Okula gitmediğinden dolayı çocuğu suçlamamalı, korkusu ve gözyaşlarıyla alay edilmemelidir.
• Vedalaşmaları çabuk ve kısa süreli tutarak, ayrılıkların doğal olduğu hissettirilebilir.
• Ona gününüzün nasıl geçeceğini anlatıp, onunla gününün nasıl geçtiği hakkında konuşmak her ikinizi de rahatlatabilir.
• Çocuğun endişeleri, duyguları üzerinde konuşmak, hem sıkıntısını paylaşmasını hem de anlaşıldığını hissedip rahatlamasını sağlar.
• Bu sıkıntılı durumun geçici olabileceği, kendisiyle aynı durumda olan başka çocuklarında olduğu anlatılabilir.
• Boş zaman ve oyun becerileri kazandırarak anne babaya bağımlılık azaltılabilir.
• Anne babanın beklenti düzeyini gerçekçi kılıp, çocuğa zaman tanıması korkuyu yenmesini kolaylaştırabilir.

22 Ağustos 2010 Pazar

2 Mayıs 2010 Pazar

BAHAR PİKNİĞİ

14 Nisan 2010 Çarşamba

YGS ÖNCESİ SINAV HEYECANI VE KAYGISINA YÖNELİK ÇALIŞMA



12. Sınıf öğrencilerimizle sınav heyecanını kontrol altına almak amacıyla gevşeme ve nefes egzersizleri çalışması yapıldı. Çalışmalar öncelikle bireysel yapılırken, son hafta grup çalışması şeklinde sürdürüldü.

6 Şubat 2010 Cumartesi

12 Aralık 2009 Cumartesi

ANNE BABA TUTUMLARI

ANNE- BABA TUTUMLARI
Çocuk sosyal anlamda ilk yakın ilişkisini anne-baba ile yaşar. Bu nedenle anne-baba tutumları çocukların kişilik gelişiminde etkilidir. Bazı anne baba tutumları ve bunların çocuğun gelişimindeki etkileri aşağıda verilmiştir.
Yetkinci (Mükemmelliyetçi) Anne-Baba Tutumu
Çocukta mükemmelliği ve kusursuzluğu ararlar. Çocuk ilk denemesinde en mükemmeli başarmalıdır. Hatalar hoş görülmez.
Yanlış yapmaya izin yoktur. Yapılan yanlışlara abartılı tepkiler verilir.
Anne-Baba kendi ideallerini çocuktan bekler. Çocuk sürekli başkalarıyla kıyaslanır.
Bu tutumla Yetişen çocuklar içine kapanık, kızgın, Çekingen ve hoşgörüsüz olurlar.
Koruyucu Anne-Baba Tutumu
Çocuklar her zaman anne babaya bağımlıdır. Çocuk sürekli gözetim altındadır.
Çocuk büyüse de çocuktur. Çocuğun yaşı ve gelişim özellikleri dikkate alınmaz.
Yapma, gitme, yerinde dur komutları çok sık kullanılır. Çocuğun söz hakkı yoktur, çocuk yerine anne-baba karar verir.
Bu tutumla Yetişen çocuklar yapmaları gereken görevleri başkalarının yapmasını beklerler. Sık sık oyun gruplarından dışlanırlar.
Birilerinin koruması altına girme eğilimi gösterirler. Ancak her zaman kendilerini koruyacak iyi niyetli insanlarla karşılaşmayabilirler.
Kendi başlarına karar alamazlar ve daima eksiklik duygusu hissederler.
Izin Verici (Boş Verici \ İlgisiz) Anne-Baba Tutumu
Boş vermecidirler. Hiçbir denetim koþulu yoktur. Kural yoktur, özgürlük sınırsızdır.
Her türlü davranış anlayışla karşılanır. Çocuktan bir şey istemezler. Bırak yapsıncı ailelerdir. Bireyin verdiği hiçbir karara karışmazlar. Uygunsuz davranışları cezalandırmazlar.
Bu tutumla Yetişen çocuklar gergin ve tedirgindirler. Kendilerine ve başkalarına güvenleri yoktur.
Insanlarla sağlıklı iletişim kuramazlar. Dikkat çekme eğilimleri vardır.
Ilgi ve sevgi açlığı yaşarlar. Sık sık suca eğilim gösterirler. Yaratıcı olamazlar. Ilgi ve sevgi görebilmek için değişik yöntem geliştirirler.
Tutarsız Anne-Baba Tutumu
Anne ve baba çocuğa karşı davranışlarında görüş ayrılıkları gösterir.
Kurallar vardır fakat ne zaman nasıl uygulanacağı belli değildir.
Aşırı hoşgörülü ve otoriter tutum arasında gidip gelirler. Bir gün bir davranışa hoşgörü gösterirken diğer gün aynı davranışa aşırı sinirlenip çok abartılı tepkiler gösterebilirler.
Bu tutumla Yetişen çocuklar büyük kararsızlıklar yaşarlar.
Çocuklara koyulan kuralların önce anne-babaca istisnasız uyulması gerekir, uyulmadığı durumlarda çocukta kuralsızlık ve güven eksikliği gözlemlenir.
Çocuklar nabza göre Şerbet verme eğilimine gider ve anne-babayı kullanırlar.
Otoriter (Yetkinci) Anne-Baba Tutumu
Çocukları kontrol ederler ama onları hiç dinlemezler.
Dışardan denetimli sadece anne-Babanin düşüncesi ve tutumuna göre yönlendiricilik yapılır. Çocuğun duyguları, istekleri ve görüşleri dikte alınmaz.
Çocuklarıyla az ilgilenirler. Yargı ve karar anne-babadadır. Soğuk ve katı olurlar. Ceza ve emirleri fazladır. Ceza her zaman ön plandadır.
Anne-baba, çocuklarını kendi erişemedikleri noktalarda (mesleklerde) görmek isterler.
Bu tutumla Yetişen çocuklarda, çekingenlik mutsuzluk ve huzursuzluk gözlemlenir. Çocuklar korku duyarlar ve bağımsızlaşamazlar.
Başkalarına güvenmezler, derslerinde Başarıları oldukça düşüktür. Risk almaktan korkarlar. Rutin ve sınırlı belli iş mesleklerini seçerler.
Asla lider rolüne erişemezler, hep bir otorite altında olup kendilerini güvende hissetmek isterler. Silik, hatırlanmayan, yetersiz kişilik yapısına sahiptirler.

Demokratik Anne-Baba Tutumu
Anne-babalar bir takım isteklerde bulunanlar ve belli ölçüde kontrol edenlerdir. Çocuğun uyması gereken sınırlılıklar önceden belirlenir. Çocuğun görüş ve düşüncelerine önem verilir. Uyulmayan kurallara karşı yaptırım vardır.
Çocuğa karşı duyarlı, kararlı, tutarlı, hoşgörülü, güven verici ve destekleyici bir tutum içerisindedirler. Çocuklar için iyi modeli olurlar.
Çocukların davranışlarını anlamaya çalışırlar. Çocuğun gereksinimini anlar ve karşılamaya çalışırlar.
Birey kendi kararını kendi verir, duygu ve düşünceler paylaşılır, sorunlara ortak çözümler aranır, Seçme Özgürlüğü tanınır. Sevgilerini hissettirir ve iletişim kurarlar.
Kural koyarlar ama kurların mantığını açıklar ve eleştirileri dinlerler.
Bazen cezaya başvururlar ama daha çok olumlu davranışlar ödüllendirilir.
Bu tutumla Yetişen Çocuklar kendilerinden memnun, kendine güvenen, özdenetimi gelişmiş, Atılgan, kendilerine saygıları yüksektir.
Çevrelerindeki akran ve büyüklerle sağlıklı iletişim kurarlar. Bir gruba dahil olmada, aldığı görev ve sorumluluğu yerine getirmede zorluk yaşamazlar.
Kendi haklarını korur, başkalarının haklarına saygı gösterirler. Risk almaktan korkmaz, bir işe başlamadan tedirgin olmazlar.
Bu çocuklar lider ruhu taşırlar. Okul hayatında da özel hayatlarında da başarılı ve saygı duyulan bireyler olurlar.
Benlik kaygısı, yetersizlik, güvensizlik ve şüphe duymadıkları için her zaman kendilerinden emin olurlar.
Bu tutumla Yetişen çocuklar sağlıklı birer birey olurlar.
Uzmanlar anne-baba tutumlarında en sağlıklı sonucu "Demokratik Anne-Baba Tutumunun" verdiğini belirterek onlara yaklaşımımızın ileriki hayatlari için önemli olduğunu vurgulamışlardır. Eğer Sağlıklı, özdenetimini ve özgüvenini kazanmış birer birey yetiştirmek istiyorsak onlarla olan iletimimize özen göstermeliyiz.

Unutmayın; çocukların gelişimini destekleyen bir aile ortamı, kendine güvenen başarılı çocukların yetişmesinde önemli bir etkendir.
İLETİŞİM ENGELLERİ

1. EMRETME, YÖNETME
"Yapman gerekir ..................", "Yapmak zorundasın................,"
- Korku ya da aktif direnç yaratabilir;
- Söylenenin tersini "denemeye" davet edebilir;
- İsyankar davranışa ya da misillemeye yol açabilir;
- Çocuğa kendini önemsiz hissettirir.

2. UYARMA, TEHDİT ETME (GÖZ DAĞI VERME)
"................... yapmazsan ................... olur", "Ya yaparsın, yoksa ..................,"
- Korku, boyun eğme yaratabilir;
- Söz konusu sonuçların gerçekten meydana gelip gelmeyeceğini "denemeye" yolaçar
Gücenme, kızgınlık, isyankarlığa neden olabilir;
- Kendine saygı duyulmadığını düşündürür.

3. AHLAK DERSİ, VAAZ VERME
"............... yapmalıydın", "senin sorumluluğun", ".............. şöyle yapmak gerekir"
- Zorunluluk ya da suçluluk duyguları yaratır;
- Çocuğun durumunu daha şiddetle savunmasına yol açabilir; (Kim demiş?)
- Çocuğun sorumluluk duygusuna güvenilmediği izlenimi verir;
- Onun değerlerinin önemli olmadığı hissettirir.

4. ÖĞÜT VERME, ÇÖZÜM GETİRME, FİKİR VERME
"Ben olsam ...................", "Neden ................... yapmıyorsun?",
"Bence ...................", "Sana şunu önereyim..................."
- Çocuğun kendi sorunlarını çözmekten aciz olduğunu ima eder;
- Çocuğun sorunu bütünüyle düşünüp, değişik çözümler getirip seçenekleri denemesine engel olur;
- Bağımlılık ya da direnme yaratabilir.



5. MANTIK YOL UYLA INANDIRMA, TARTIŞMA
"İşte şu nedenle hatalısın ...................", "Olaylar gösterir ki ....... ...........,"
"Evet ama ................... ", "Gerçek şu ki .................. ,"
- Savunucu tutumları ve karşı koymayı kışkırtır;
- Çoğunlukla çocuğun öğretmenle iletişimi kesmesine ve artık dinlememesine yol açar
- Çocuğun kendini beceriksiz ve yetersi z hissetmesine neden olabilir;
- Bıkkınlık ve nefret uyandırır.

6. YARGILAMA, ELEŞTİRME, SUÇLAMA
"Olgunca düşünmüyorsun ..................." "Sen zaten tembelsin ..................."
- Çocuğu olumsuz bir yargıya hedef olma ya da azarlama korkusuyla iletişimi kesmesine yol açar;
- Genellikle çocuk yargı ve eleştirileri gerçek olarak algılar ("Ben kötüyüm! ") ya da karşılık verir ("Siz de daha mükemmel değilsiniz! ")
- Benlik saygısını aşındırır.

7. ÖVME GÖRÜŞÜNE KATILMA, TEŞHİS KOYMA
"Çok güzel ...................""Haklısın, o öğretmen berbat birine benziyor"
"Bence harika bir iş yapıyorsun..................."
- Beklentilerinin çok yüksek olduğuna ima eder;
- İstenilen davranışı yaptırabilmek için, söylenen içtenlikten yoksun bir manevra gibi algılanabilir;
- Çocuğun öz-imgesi (kendini algılayışı) ile övgü uygun değilse çocukta kaygı yaratılabilir;
- Alışkanlık yapar, yokluğu eleştiri olarak algılanır.

8. AD TAKMA, GÜLÜNÇ DURUMA DÜŞÜRME

"Koca bebek..................." "Hadi bakalım süpermen" "Geri zekalı"
"Hadi sen de sulu göz!"
- Çocuğun kendini değersiz hissetmesine, sevilmediği kanısına varmasına yol açabilir;
- Çocuğun öz-imgesi üzerinde çok olumsuz etkileri olabilir;
- Genellikle karşılık vermeye iteler.

9. TAHLİL ETME, TEŞHİS, TANI KOYMA
"Senin derdin nedir biliyor musun?" "Herhalde çok yorgunsun"
"Aslında sen öyle demek istemiyorsun"
- Tehdit edici, tedirgin edici olabilir ve başarısızlık duygusu uyandırabilir;
- Çocuk kendini koru masız, kırılmış hisseder, kendisine inanılmadığı kanısına varabilir;
- Çocuk, yanlış anlaşılma endişesi ile iletişimi keser.

10. GÜVEN VERME, TESKİN, TESELLİ ETME
"Aldırma ...... Boş ver. düzelir ..................." "Hadi biraz neşelen ...................
"Zamanla kendini daha iyi hissedersin......"
- Çocuğun kendini "anlaşılmamış" hissetmesine neden olur;
- Kızgınlık duyguları uyandırır ("Size göre kolay tabi")
- Çocuk genellikle mesajı "Kendini kötü hissetmen doğru değil" biçiminde algılar.

11. İNCELEMEK, ARAŞTIRMAK, SORUŞTURMAK
"Neden?.......Kim? ....... Sen ne yaptım? ....... Nasıl?......,"
- Sorulan cevaplama genellikle eleştiri veya zorunlu çözüm getirdiğinden, çocuklar genellikle hayır demeye, yarı doğru cevap vermeye, kaçmaya yönelir veya yalan söylerler;
- Sorular genellikle soru soranın nereye varmak istediğini açıklamadığından, çocuk korku ve endişeye kapılabilir;
- Öğretmenin endişelerinden doğan sorulara cevap vermeye çalışan çocuk kendi sorununu, gözden kaçırabilir.

12. KONU DEĞİŞTİRME, İŞİ ALAYA VURMA, ŞAKACI DAVRANMAK
"Daha güzel şeylerden konuşalım .........", "Sen neden dünyayı yönetmiyorsun?"
-Yaşamın güçlükleriyle savaşmak yerine, onlardan kaçınmak gerekli mesajını ima edebilir;
- Çocuğa sorunlarının önemsiz, saçma ve geçersiz olduğu anlamını verebilir;
- Çocuk bir güçlükle karşılaştığında açık davranmaktan çekinebilir;
- Kendisi ile ilgilenilmediğini, kendisine saygı gösterilmediğini düşündürür.
Burada özellikle şunu vurgulamakta yarar görüyoruz. Bu tür yaklaşımlar sadece çocuk önemli bir sorunla karşılaştığında iletişim engeli haline gelir. Sorun olmadığı durumlarda bu yaklaşımlar isim takma, küçük düşürme gibi yaklaşımlar dışında her zaman yardımcı olabilir, kullanılabilir.